Herkese merhaba.
Burada yeni oldugum icin bu “herkese” BlogMania’da yazanlar da dahil. Kendimi Kaan’a bile tanitmam gerek cunku; kendisinin dun aksamki yazisinda iddia ettiginin tersine, Kaan’i bulan benim. Gordugum kadari ile Kaan “Bakin sizlere kimi getirdim.” slogani ile yazacagim guzel yazilardan kendisine pay cikarmaya calisiyor. Olmaz, yapma bunu Kaan. Bak okurlar verdigin taktiklere cok guveniyor, sarsma bu guveni. =D Neyse insafa geleyim. “Yigidi oldur ama; hakkini yeme.” demisler onun icin beni tanimamasina ragmen ictenlikle “Olur tabi, sen de katil.” diyerek aldigi risk icin (cunku buraya sacma sapan seyler yazma ihtimalim de vardi) Kaan’a tesekkur edebiliriz. Tesekkurler Kaan. =) (Ilk yazida birazcik oveyim de sonra yuz buldukca satasirim.)
Kendimi kisaca tanitarak bu sevimsiz giris konusmasini atlatmak istiyorum. Ismim Göksu. Dogma, buyume Izmirliyim. Baba tarafim Kibrislidir onun icin bebekligimden beri neredeyse her yaz Kibris’tayimdir. Devam etmekte oldugum “adli bilimler” yuksek lisans programi sebebiyle suan Amsterdam il sinirlari icinde ikamet etmekteyim. Master programim hukuk degil de fen bilimlerini temel aliyor. Hani su CSI:NY, Kanit ve turevlerinde gordugunuz “Kan lekesinden elde edilen DNA ile suphelinin DNA’si uyusuyor amirim.” ya da “Kurbanin uzerinde buldugumuz yesil fiberler, X markasinin kis kreasyonunda kullanilmis ve bu kreasyonu New York’ta satan 10 magazayi tespit ettik.” gibi delillerle cika gelen laboratuvar gorevlilerinden biri olmak icin cabalamaktayim. Tabi bu diziler yapmak istedigim meslegi anlatmamda ne kadar yardimci olsa da bir baska yazida gercek duzenden ne kadar farkli olduklarini (soz Kanit dizisinden disari) anlatmaktan zevk duyarim. Ah bir de 21 yasindayim. Bloga taze kan getirmenin hakli gururunu yasiyorum. Digerlerinin ici gecmis demiyorum tabi; sadece hepsi ise guce karismis ve haliyle (ozellikle bazilarinin =D) siradaki konusu "evlilik” olmus.
Ama ben oyle miyim? Hala ogrenciyim. Bu avantaji sonuna kadar kullanacagim. =D Bu yuzden, ne kadar cok odevim ve sorumlulugum olsa da; nerede aksam orada sabah/ o parti senin bu parti benim izlenimini verecegim.
Onun icin hedefim gezip gordugum yerlerden bahsetmek. Niyetlendigim bir diger konu (Amsterdam’da olmanin avantaji, sehirde yasayanlarin yaklasik 138 farkli memleketten geliyor olmasi) degisik orf ve adetlere ait gozlemlerimi paylasmak. =P Bunu ben bile yemedim ondan birakiyorum bu “gozlem” ayaklarini, kimi kandiriyorum? Bana garip gelen davranislari cekistirecegim, imrendigim ozelliklere de “mundar” diyecegim. Ee bir de izninizle ara sira kendimi ciddiyete davet edip adli konulardan da bahsedecegim.
Bundan sonraki iki yazimda yazmak istedigim konular kafamda sekillendi bile. Ikinci yazimda Amsterdam’in meshuuuuuuuur “Kirmizi Fener Mahalesi”nin gunduz yuzunu paylasmak istiyorum. Burasi gunduzleri gayette sakin, sessiz bir sokak. Azicik iyi bilelim su sokagi yaa. Ucuncu yazim ise ‘Masumiyet Projesi’ (The Innocence Preject) uzerine olacak “Kanitlanana kadar masumdur.” cumlesi, yazi sonunda sekil degistirip “Peki ya kanitlansa bile masumsa?” halini alacak. Benimle beraber paranoya merdivenlerinde birkac basamak cikmanizi istiyorum. Yukarda cok yalniz kaliyorum. =/
Simdilik bu kadar. Insallah yazilarim, blogun “komikli”konseptine agir kacmaz. =)
Göksu
0 yorum: