Top-ads

Blogger tarafından desteklenmektedir.

Cemaatler ve Siyaset - Nurşen Mazıcı

By | 09:31 Leave a Comment
AKP’nin ABD dizaynına aykırı olarak Mısır’da Mursi, Suriye’de El Kaide uzantısı Nusra hareketine askeri mühimmat dahil destek vermesi sonucu, ABD’nin bölgede tekrar İran’a yönelmesi ve ilişkilerini düzeltmeye çalışması, dershane krizinin arkasındaki gerçek neden olmasın?

İddialara göre, Gülen cemaatinin Türkiye genelinde 210’dan fazla özel okul, binlerce ışık evi, dershane ve kurs, 500 öğrenci yurdu bulunuyor. Bunun yanı sıra Türki cumhuriyetlerden Kanada’ya, Nijerya’dan Singapur’a uzanan 134 ülkede 2010 yılı itibarıyla toplam 400 özel okul, bu ülkelerde 38 öğrenci yurdu, 13 üniversiteye hazırlık kursu ve on binlerce öğrencisi, 7 binden fazla öğretmeni var. Bu okulların mali kapasitesi ise 1.5 milyar dolar olarak hesaplanıyor. Gülen’in misyonunu kamuoyuna duyurmak için 25 radyo, Samanyolu TV, Mehtap TV ve Feza Gazetecilik A.Ş. adına yayımlanan Zaman gazetesi ile Aksiyon ve Sızıntı dergileri bulunuyor.
Gülen’in yönlendirmesiyle kurulan ve 2000’bini aşan üyesi bulunan İş Hayatı Dayanışma Derneği (İŞHAD) bünyesinde 500’ün üzerinde işadamı ve şirket bulunuyor. İŞHAD ile birlikte Türkiye genelinde 17 işadamı derneği Gülen’i destekliyor. 1996’da kurulan Asya Finans Kurumu’nun kuruluş bütçesi de 2 trilyon lira.
Cemaatin Asya ülkelerindeki eğitim atağı, başta Gebze Araştırma ve Pazarlama AŞ. olmak üzere Çalık Grubu ve Yengin Holding tarafından destekleniyor. Cemaatin nüfuz alanına giren ve acenta sayısı 400’ü bulan Işık Sigorta, 200 milyar TL hacminde. Cemaatin vakıfları; gelir, veraset, intikal, emlak, gümrük vergileri ve harçlardan muaf tutuluyor. En büyüğü “Akyazılı” olan bu vakıflar teşvik kredileri kullanıyorlar. Kısacası cemaat, 56’sı büyük kuruluş olmak üzere 500 şirket tarafından destekleniyor.

Yüzde 20’si Gülen cemaatine ait
Bu bağlamda, Başbakan’ın dershanelerin kapatılacağı açıklamasından sonra, dikkatlerin neden Gülen cemaatine çevrildiği sorusunu irdelemeye çalışalım. 1 Türkiye’deki dershanelerin yalnızca yüzde 20’si Gülen cemaatine ait olduğu halde neden yüzde 80’lik diğer dershane sahiplerinin tepkileri medyada dile getirilmiyor. Çünkü genelde geri kalan yüzde 80 paya sahip dershaneler, uluslararasılaşmış değil ve kendi uzmanlık alanının, yani dershaneciliğin dışında bir işle uğraşmıyor. Oysa bu, bir kurumsallaşma olgusu. Bırakın AKP’yi, SP, RP, FP, MSP ve MNP bile kurulmadan önce, 1960’ların başında ABD eliyle örgütlenen “Barış Gönüllüleri” girişimiyle laik, demokratik, sosyal, hukuk devletini yıkmaya ant içen İslamcı Nur tarikatı, yarım yüzyıldır, sistematik ve kesintisiz bir biçimde bu misyonunu ülke geneline yayıyor, çelişik gibi görünse de Atatürk ilkelerini ve demokrasiyi tekrar getireceğini iddia ederek yönetimi ele geçiren her askeri darbe döneminden sonra bu İslamcı hareket, güçlenerek çıkıyor, böylece kurumsallaşıyor.
2 Dershanelerin kapatılması gereği, yıllardır tartışıldığı halde neden birden köşe yazarlığı ve gazeteciliği kendinden menkul cemaat dışı yazarlar bu girişimi, “antidemokratik” ve Gülen cemaatine karşı bir “linç” girişimi olarak yorumluyor? Oysa, örneğin, demokratik haklarını arayan TEKEL işçilerine, Gezi olaylarına, “Allah’ın verdiği” canları her gün alınan onlarca kadına, öğretmenlerin atanma talebine, yalnızca yazı yazdığı için tutuklanan yüzden fazla gazeteciye, dahası büyük bir yolsuzluk ve uluslararası skandala neden olan Deniz Feneri davasına başta Zaman gazetesi ve Samanyolu TV olmak üzere destek vermeyen cemaatin sorgulanması gerekmektedir. Eğer zenginin malı züğürdün çenesini yormuyorsa, bu gazeteciler ya demokratik hak nedir onu bilmiyorlar ya da cemaatten ikbal beklentileri var demektir.
3 İktidar partisine gelince: Kapsamlı, çağdaş, dershaneye gitmeye gerek kalmadan üniversiteyi kazanma olanağı sunan AKP’nin ortaöğrenimi yeniden yapılandırma planı vardı da kamuoyu olarak biz mi 11 yıldır duymadık? Türkiye’nin 2012 yılında bütçe gelirleri 329 milyar 800 milyon TL iken dünya genelinde başta eğitim, medya ve bankacılık alanında toplam yatırımlarının toplamı 375 milyar doları bulduğu iddia edilen Gülen cemaatinin AKP’deki oy oranının yüzde 5 ile yüzde 17 arasında olduğu söylenmekte. Bu denli büyük parasal tutara karşı oldukça düşük sayılan oy potansiyelindeki Gülen cemaatine karşı, daha yüksek oy desteğiyle daha düşük mal varlığına sahip diğer cemaatler “Bana da! Bana da!” diyerek, uluslararası sermayenin bir parçası olmak umuduyla 2014-2015 seçimleri için Başbakan’a baskı yapıyor olmasınlar. Muhalif partilere gelince: Dershane kavgasını AKP’yi zayıflatacak bir taktik olarak düşünüp, cemaate ağıt yakarak oradan oy devşirecekleri stratejisi içindelerse, bu da demokrasi adına bir başka kaygı verici durum demektir. Çünkü 21. yüzyılda, katılımcı demokrasinin katılanı, dinsel kurumlar olan cemaatler değil, dünyevi kurumlar olan STK’lerdir. Örneğin, ABD’de Christian University gibi bir din adıyla ya da ilk 10’a giren ve Cizvit papazlarınca kurulmuş olan George Town Üniversitesi gibi yükseköğretim kurumlarında bile seküler ve evrensel öğrenim yapılırken, Türkiye’de iman pazarlayarak sermayenin el değiştirmesini sağlayan tarikatlarla hareket edilerek demokratik seçim kazanılamaz. Kaldı ki, CHP gibi sosyal demokrat kimliği ve sosyal demokrasi ilkesi olan bir muhalif parti, Hegel’in “Zenginlikle yoksulluk birlikte artar” saptamasından hareketle, yoksullaşan kitlelere, cemaatlerin servetlerinin yoksullaşmanın nedenlerinden birisi olduğunu anlatabilir. Ayrıca cemaatlerin bu denli siyasallaşması da sanıldığı gibi yalnızca demokrasilere değil, cemaatlerin kendilerine de zarar verir.

AKP ne kadar dayanacak
 Tam da bu bağlamda, şu varsayım zihinlerde şimşek gibi çakıyor: AKP’nin ABD dizaynına aykırı olarak Mısır’da Mursi, Suriye’de El Kaide uzantısı Nusra hareketine askeri mühimmat dahil destek vermesi sonucu, ABD’nin bölgede tekrar İran’a yönelmesi ve ilişkilerini düzeltmeye çalışması, dershane krizinin arkasındaki gerçek neden olmasın? Ne de olsa “mollalar devleti” İran üniversitelerinde hem Ömer Hayyam hem de Darwin’in Evrim Teorisi, İslam Cumhuriyeti kurulduğundan beri derslerde kesintisiz anlatılıyor.

Bekleyip görmek gerekir, içten bazı milletvekillerinin, yandan Gülen cemaatinin, alttan diğer cemaatler ve merkez sağcıların, dışarıdan ABD’nin basıncına AKP ne kadar dayanacak!

Prof. Dr. NURŞEN MAZICI/Cumhuriyet
Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa

0 yorum: